Özdemir’in Güncel Mobbing Yazısı
Çalışma hayatında son yıllarda önemli bir konu olarak öne çıkan “mobbing”, çalışanlara üstler, astlar veya eşit çalışanlar tarafından uygulanan her türlü kötü muamele, tehdit, şiddet, taciz ve aşağılama olarak tanımlanıyor. Bu kavram, işletmelerden yönetim çalışmalarına kadar geniş bir alanda kullanılıyor. Mobbing, çalışanların birbirlerine uyguladıkları şiddeti işaret ediyor ve emek örgütleri ile emek siyaseti tarafından da sıklıkla kullanılıyor.
Mobbing, çalışma yaşamını açıklayan Marksist teorinin ve kavramların gerilemesiyle boşalan alanda burjuva sosyal biliminin bir kavramı haline geldi. Ancak mobbing üzerindeki çalışmalar, gerçekte işyerindeki sermaye ve emek arasındaki gerilimi gizleyerek çalışanlar arasındaki çatışmalara odaklanıyor. Bu durum, emekçi sınıfın kolektif iradesini ve sınıf dayanışmasını göz ardı etmektedir.
Güvencesizlik ve geleceksizlik emek rejimleri, sermaye sınıfının emeğe karşı yürüttüğü saldırıların bir sonucudur. Bu koşullar altında emekçiler arasındaki rekabet, dayanışma yerine tercih edilen bir davranış haline gelmiştir. Bu ise sınıf içi çelişkileri artırmakta ve emekçiler arasındaki şiddeti teşvik etmektedir.
Emek siyaseti ve örgütleri, emekçiler arasındaki artan şiddeti görmezden gelmeden ele almalıdır. Dayanışmanın zayıflaması, emek örgütlerinin temel dayanağını tehdit etmektedir. Kullanılan dil, sınıf içi dayanışmanın önemini vurgulamalı ve emekçiler arasındaki şiddeti sonlandırmaya odaklanmalıdır.
Çalışma yaşamında mobbing, işçi sınıfı içindeki çatışmaları ve dayanışmayı göz ardı ederek emeğe karşı yapılan saldırıları örtbas etmektedir. Bu nedenle emekçiler arasındaki şiddeti göz ardı etmeden, sınıf dayanışmasını güçlendirecek adımlar atılmalıdır. Marx’ın da belirttiği gibi, günümüzdeki çalışma koşullarını anlamak için mobbing kavramını sorgulamalı ve emek mücadelesine odaklanmalıyız.