CDU/CSU, AfD İle Göç ve Sığınma Konularında Anlaşmaya Gitti

Almanya’da 23 Şubat Pazar günü gerçekleşecek seçimlere sadece üç hafta kala, Hristiyan Demokrat Birlik/Hristiyan Sosyal Birlik (CDU/CSU) partileri, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) ile federal mecliste göç ve sığınma konularında anlaşma sağlamak için adımlar attı.

CDU/CSU’nun AfD ile işbirliği yapmasını eleştiren Katolik ve Protestan kiliseleri, bu durumun Hristiyan değerlerine aykırı olduğunu belirtti. Kiliseler, dayanışma, insan onuru ve yardımlaşma gibi değerlerin aşırı sağcı politikalarla uyumlu olmadığını vurgulayarak tüm milletvekillerine mektup gönderdi. Ancak CDU Fraksiyon Başkanı ve ana muhalefet parti lideri Friedrich Merz, bu uyarıları dikkate almadı ve mecliste AfD ve FDP’nin desteğiyle göç ve sığınma politikalarını kabul ettirdi.

“C’ HARFİ BOŞ BİR SEMBOL OLMAMALI”

Politik gözlemciler, CDU/CSU’nun AfD ile yaptığı anlaşmanın partinin kimliğini ve inandırıcılığını sorgulandığını belirtiyor. Aynı zamanda, CDU/CSU’nun isminde yer alan ‘Hıristiyanlık’ kısaltması için kullanılan “C” harfinin anlamını yitirme ihtimaline dikkat çekiliyor. Kısaca, “Bu harfi taşıyan bir parti, toplumu bölmeyi hedefleyen siyasi güçlerle işbirliği yapmamalıdır” yorumu yapılıyor.

GÖÇMENLERİN TEDİRGİNLİĞİ

CSU’lu Bavyera Başbakanı Markus Söder’in seçimler öncesinde göçmen karşıtı açıklamalar yapması da dikkat çekici bir gelişme oldu. Bu durum, uzun yıllardır Almanya’da yaşayan göçmenler arasında endişe yarattı. Meclisteki partilerin güvence vermesine rağmen, göçmen kökenli seçmenler tedirginlik içinde.

CDU/CSU’nun AfD ile anlaşması, Almanya’da siyasi dengeleri değiştirebilecek bir sürecin başlangıcı olarak görülüyor. “Brandmauer” (yangını önleme duvarı) ilkesinin zedelenmesi, sadece partilerin değil, ülkedeki demokratik düzenin de geleceğini etkileyebilir. Önümüzdeki günlerde, Almanya’daki siyasi manzaranın nasıl şekilleneceği merak konusu.