‘Ertelemek insanın zaafı hep vaktimiz var sanıyoruz’

Ümran Avcı – Burcu Alaş, “Yara Defteri”nde birbirine geç kalan Sedef Konuk ve çok satan aşk romanları yazarı Cem Toker’in hikâyesini anlatıyor. Romandaki deyişle nasıl ki ‘yaralı ve yorgun olanlar birbirlerini kelimelerden tanıyorsa’ Sedef ve Cem de birbirlerini e-posta yazışmalarıyla tanıyorlar. Zamanla yüreklerinden yazıya dökülenlerle bağlanıp yüzlerini bile görmeden âşık oluyorlar birbirlerine. Yazdıklarıyla yaralarını, travmalarını açık ediyorlar. Çocukluk travmalarının yetişkinliğe etkisini, tedavi edilemeyen anıların bıraktığı yükün ağırlığını gösteren Alaş’ın romanı bir anlamda yaralarımıza dönüp bakma kitabı. Ne de olsa “Hepimizin yürekte tuttuğu defterleri var; yara defteri”… 

– Birbirlerini hiç görmeyen Cem ve Sedef’in aşkı şair ve yazarların dizeleri, metinleri, edebiyat sohbetleri üzerinden doğuyor. Edebiyatın böyle bir gücü var mı gerçekten?

Bence bizi birbirimize bağlayan görünmeyen ipler var; fiziksel özelliklerin, sahipliklerin, maddenin dışında. Okuduğumuz yazarlar, sevdiğimiz kitaplar, altını çizdiğimiz satırlar, şiirlerden dizeler, şairlerin hayatını araştırmalar, kendi hayatına oradan benzerlikler bulmalar gibi. Edebiyat neden hiç ölmeyecek sorusunun yanıtı bence bunlar; insan var olduğundan beri ve var olduğu sürece kelimelerle hikâyeler üzerinden anlamaya, anlaşmaya, bağ kurmaya devam edeceğiz.

– “Yara Defteri”ne bir anlamda pişmanlıklar kitabı da diyebiliriz sanırım. Yarına bırakılan her şey için geç kalıyoruz ne de olsa…

Ertelemek insanın zaafı, hep vaktimiz var sanıyoruz. Ölmeyecekmiş gibi, bu dünya üzerinde sayısız günümüz varmış gibi yaşıyoruz. Aynı zamanda ertelemek çağımızın da en yaygın hastalığı. Zamansızlıktan, aceleden, yoğunluktan ertelediğimiz gibi; bazen de kayıtsız kalarak, bir taraf olmayarak, seçmeyerek erteliyoruz aslında tavrımızı koymayı, duygularımızı bildirmeyi. Çağın bize zorla empoze ettiklerine kapılıp yaşayıp gidiyoruz. Sonra ruhumuz sıkışıyor, sabahları yataktan kalkamıyoruz, her şeyim var ama içimde bir şey eksik diyoruz. Bence hem aşkta hem günlük hayat akışında pişman olmamak için içimizden gelen sesi duyup onu duyurmak için, onun sözlerine kulak vererek gerçek anlamda yaşamamız gerekli.

– Romanda, Sedef’in Cem’e söylediği “Aile kutsal bir yer değil, tam tersine bütün kötülüklerin iyi niyetle yapıldığı belki de tek yer” cümlesi ile aile kavramını sorguluyorsunuz…

Hiçbir kavramın sadece sözlük tanımıyla kutsanmayı hak etmediğini düşünüyorum. Aile dediğimiz ve kutsal adledilen kavram da eğer biz ona gerekli özeni hak ettiği şekilde, hak ettiği kadar göstermezsek, içini doldurmazsak en büyük yaraya dönüşebilir. Bilirsiniz, ‘‘Cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir”. Sevgisiz, otoriter, memnuniyetsiz, yetersiz anne babaların örselediği çocuklar sonra bir ömür boyu bu yaralarla boğuşur ve daha da acısı toplum her birey anne baba olmak zorundaymışçasına bir kabul empoze ettiği için, yaralı çocuklar büyür, yaralı ebeveynlere dönüşür ve yine kendileri gibi yaralı çocuklar dünyaya getirir. Bu döngü çok içimi acıtıyor bütün talihsiz çocuklar ve bir zamanlar çocuk olduğuna inanmakta zorlandığımız talihsiz yetişkinler adına.

“Biz kadınlar birbirimizin kalkanı olmalıyız”

– Okur ve yazarlar kelimelerden görünmez bir bağ kuran ruh eşlerine benzetiliyor romanda. Siz de katılır mısınız buna?

Hem de çok. zaten bence edebiyatın sihri, okurla yazar arasındaki kuvvetli bağın sebebi esasen ruhların birbirine değmesi, kalplerin anlaşması. Yazar romanını yazarken, bence onu aklından ve kalbinden, hayal gücünden ve korkularından, endişelerinden, vesveselerinden, 40 yıllık dertlerinden damıtır da yazar. Sonra eserini bitirdiğinde, artık o okurun olur; o da kendi aklıyla, mantığıyla, kalbiyle, ruhuyla okur; kelimelerin ardında, satır aralarında saklanan hisleri de okur. Böylece okur ve yazarın dünyası iç içe geçer, kelimelerle başlayan ama kelimelerin ötesine geçen bir ruh eşliği başlar.

– Sedef’in, “Kalkanımı indiremem sonra dış dünyaya hazırlıksız yakalanırım” savunması çok tanıdık özellikle de kadınlar için…

Kadının aslında doğuştan sahip olduğu içsel gücü unutması, devretmesi, idarenin emrine vermesi için yavaş yavaş çocukluğundan başlayarak öyle bir unutturma kampanyası yürütülüyor ki, tetikte olmak zorunda hissediyor kadın kendini dış dünyaya adımını attığı anda. Maalesef çoğu kadın olduğundan daha güçlü görünmek zorunda da hissediyor kendini; duvarlar örüyor dışına ki içeride güvende hissedebilsin, sezgilerini ve yaratıcılığını koruyabilsin. En çok biz kadınlar birbirimizin kalkanı olmalıyız bence; yoldaşı, anlayanı, destek vereni… Yalnız yürünecek bir yol olmamalı bu.

Related Posts

Bakan Kacır’dan YKS’ye giren gençler için tercih rehberi açıklaması

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, gençlerin yeteneklerini keşfedeceği, hayallerini gerçeğe dönüştüreceği yeni yolculukta daima yanlarında olduklarını belirterek, “Tercih döneminde sizlere rehber olacak verilerle, karar süreçlerinizi desteklemeye devam edeceğiz.” ifadesini kullandı.

2025 YKS açıklandı! 2025 YKS sonuçları nasıl sorgulanır? YKS tercihleri ne zaman?

YKS sonuçları için geri sayım sona erdi. 2025 YKS sınav sonuçları bu sabah ÖSYM tarafından erişime açıldı. Peki, 2025 YKS sonuçları nasıl sorgulanır? YKS tercihleri ne zaman?

Alpha Team, Rektör Levent’i ziyaret etti

Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi öğrencilerinden oluşan Palan Extreme 2025 birincisi Alpha Team, Rektör Prof. Dr. Akın Levent’i ziyaret ederek elde ettikleri başarıları paylaştı.

AGS sınavı kaç dakika? AGS ne zaman, saat kaçta başlayacak? 2025 AGS sınav süresi bilgileri

AGS sınav süresi, 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilecek olan sınav dolayısıyla merak konusu oldu. 411 bin 805 adayın başvurduğu MEB-AGS uygulaması, 81 ilde gerçekleşecek. ÖSYM’den yapılan açıklamaya göre; 8-20 Mayıs arasında başvuruları alınan MEB-AGS ile Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi (ÖABT), 13 Temmuz’da iki oturum olarak gerçekleştirilecek. Peki, AGS sınavı kaç dakika? AGS ne zaman, saat kaçta başlayacak ve kaçta bitecek? İşte, 2025 AGS sınav süresi bilgileri

SAĞLIK BAKANLIĞI 18 BİN PERSONEL ALIMI ATAMA TAKVİMİ 2025 SON DAKİKA || Sağlık Bakanlığı 2. etap personel alımı tarihi açıklandı mı, ne zaman yapılacak, branş dağılımı belli oldu mu? Bakan Memişoğlu’ndan önemli açıklama!

Sağlık Bakanlığı 18 bin personel atama tarihleri son dakika açıklamalarla yakından takip ediliyor. Sağlık Bakanlığı 2025 yılı içerisinde ilk etapta 15 bin 342 sözleşmeli personel ve 3 bin 658 sürekli işçi alımı gerçekleştirdi. Mayıs ayında gerçekleştirilen personel istihdamının ardından gözler Sağlık Bakanlığı 2. etap 18 bin personel alımı atamalarına çevrildi. Hemşire, diyetisyen, sağlık teknikeri, teknisyen, tıbbi sekreter ve büro personeli gibi çeşitli kadrolarda yapılacak alımlar için önemli açıklama geldi. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, AK Parti TBMM Grup Toplantısı öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bakan Memişoğlu, açıklamasında 2. etap atamalarla ilgili olarak da tarih verdi. Peki Sağlık Bakanlığı 18 bin personel alımı tarihi açıklandı mı, ne zaman yapılacak? Sağlık Bakanlığı 2. etap personel alımı branş dağılımı nasıl olacak, belli oldu mu? İşte Sağlık Bakanlığı personel alımı ataması son dakika haberleri…

Eskişehir elektrik kesintisi 9 Temmuz 2025 || Eskişehir’de elektrikler ne zaman, saat kaçta gelecek?

Eskişehir’de 9 Temmuz 2025 Çarşamba günü planlı elektrik kesintileri, şehir genelinde birçok mahalle ve ilçeyi etkiliyor. Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş. (OEDAŞ) tarafından yapılan açıklamaya göre, bakım, onarım ve altyapı çalışmaları nedeniyle gerçekleştirilecek kesintiler, sabah saatlerinden akşam saatlerine kadar sürecek. Vatandaşlar, “Eskişehir’de elektrikler ne zaman, saat kaçta gelecek?” sorusuna yanıt ararken, OEDAŞ’ın resmi internet sitesi ve sosyal medya hesapları üzerinden yayınlanan kesinti programı yoğun ilgi görüyor.